Plastik Kökenli Yer Kaplama Malzemeleri
Günümüzde plastikler, oldukça önemli bir konuma gelmişlerdir. Artık plastiklerin kullanım alanı makine endüstrisinden film endüstrisine, ev eşyalarından mimarlık malzeme ve elemanlarına kadar geniş bir kullanım alanı içerir.
Plastik malzemeler, İkinci Dünya Savaşı yıllarından başlayarak ve üstün nitelikleri dikkate alınarak değerlendirilmeye başlamıştır. Ucuz ve hafif malzeme oluşu ile seri üretime uygunluğu sonucu döneminin ihtiyaçlarını karşılamış, ucuzluğu sonucu geniş kitlelere hitap etmiştir.
Plastikler ilk olarak daha çok, dekoratif parçalarda ve önemli miktarda yük taşımayan parçalarda kullanılmıştır. Plastik kullanımına yol açan faktörler, plastiklerin ucuz ve hafif olması, korozyona uğramaması ve kolayca renklendirilebilmeleri olmuştur.
Plastikler, sıcaklıktan, güneş ışığından ve kimyasal maddelerden etkileniyor, dış yüzeylerde çatlamalar ve bozulmalar görülüyordu. Bunun yanında, sürünme nedeniyle ortaya çıkan şekil değiştirmeler ve düşük elastiklik modülleri nedeniyle, plastik malzemelerden istenen performans alınamıyordu.
Bütün bunlara rağmen, plastik kullanımında ciddi olan mühendis ve tasarımcılar, plastiklerle gerçekten nasıl tasarım yapılacağı konusuna daha dikkatli bakmaya başladılar. Aynı zamanda, hammadde üreticilerinden daha kaliteli ve partiden partiye özellikleri değişmeyen ürünler talep etmeye başladılar. Çünkü ilk polimerlerde özellikler partiden partiye değişiyordu. Bu da nihai mamulün kalitesini ve ömrünü düşürmekteydi.
Bu nedenlerden dolayı plastiklerle tasarım aşama aşama gelişmiştir. Zamanla tasarımcılar, elastiklik modülleri ve dayananlar' düşük, sıcaklığa daha duyarlı ve özellikleri zamana bağlı olan bu malzemelerle nasıl çalışılacağı hakkında daha fazla bilgi ve tecrübe sahibi olmuşlardır. Aynı zamanda hammadde üreticileri de daha kaliteli hammadde üretmeye başlamışlardır.
PLASTİK YAPI MALZEMESİ
Başta hidrojen, oksijen ve azot olmak üzere karbonun organik bileşimlerinden mineral, petrol, ahşap gibi doğal maddelerin ısı, basınç ve kimyasal etkilerle polimerizasyon ve kondansasyon şeklinde molekül ve amorf yapılarının değişimi ve yeni bağlar yaratılması sonucu, doğada bulunmayan türler olarak meydana gelmiş, makromoleküler, organik esaslı maddelere plastik reçine denir.
Plastik adı Yunanca kökenli, biçimlendirme, kalıp yapma anlamına gelen Plastikos sözcüğünden gelmektedir.
Plastik yapı malzemelerini ise, yapıdaki kullanılma isteğine uygun bir şekilde, ısı altında yumuşak durumda iken basınçla veya iki farklı bileşiğin polimerleşmesi sonucu istenilen şekle sokulup üretimleri gerçekleştirilen, çeşitli plastik reçinelerin farklı özelliklere sahip türleri olarak tanımlamak mümkündür.
PLASTİKLERİN SINIFLANDIRMASI
Termoplastikler: Termoplastikler, poliplastlar olarak da adlandırılırlar. Isıtıldıklarında yumuşayan ve biçimlendirilebilen plastiklerdir. Bu plastiklerin belirgin özelliği, sıcaklığın polimer yapılarında yaptığı geçici değişikliktir. Değişiklik, plastiğin molekül bağlarının durumuna bağlıdır. Termoplastiklerin soğuk iken katı ve durağan olan molekül bağları ısıtılınca yumuşar. Örneğin; PVC 76° C sıcaklıkta yumuşar. Buna plastiğin termoelastik durumu denir. Termoelastik durumdaki plastik biçimlendirilebilir.Genel olarak termoplastikler 60°C' de yumuşamaya başlarlar, bunlara hamur halindeyken istenilen biçim verilebilir.Termoplastikler, termoelastik sınırı aşacak kadar ısıtılırlarsa, bağları gevşeyen moleküller kaymaya başlar. Molekülleri kayan plastik cisim akıcı hale gelir. Akıcı hale gelen termoplastik artık ilk haline dönüştürülemez. Bu durumdaki plastiğin molekülleri kaygan haldedir, ancak birbirinden kopmuş değildir. Macun görünüşündeki plastik yeni bir biçime sokulabilir. Aynı özellik, bu tür plastiklerin kaynatılarak birbirine eklenmesi olanağını verir.
Termoplastikler başlıca beş grupta incelenebilir.
A. Selüloz plastikler
B. Vinilik reçineler
C. Poliakrilik reçineler (PMMA: pleksiglas)
D. Polivinilik reçineler (PVC, PVA)
E. Poliamitler (PA)
Selüloz plastikler; etil selüloz, selüloz asetat butiral ve selüloz butirattan üretilirler. İlk defa 1870 yılında bilardo topu yapımında kullanılan selüloz nitrat, pamuk liflerinin HNO3 de çözülmesiyle elde edilmiştir. Kalıplanmış selülozik parçalar geniş bir sıcaklık aralığında kullanılırlar. Düşük ısı iletkenliğine sahiptirler.
Poliakrilik reçine olan pleksiglas, zayıf asitlere ve bazlara, benzol ve yağlara dayanıklıdır. Eritici sıvıların bazıları pleksiglası etkiler. Pleksiglas sert, çizilmeye dayanıklı, parlak ve şeffaftır. Boya katılarak renkli opak veya şeffaf renkli çeşitleri üretilebilir. Levha halinde çeşitli kalınlıklarda satılan pleksiglas, testere ile kesilebilir, rende ile düzeltilebilir, matkapla delinebilir, yapıştırılabilir ve ısıtılarak biçimlendirilebilir niteliktedir.
İlk mühendislik plastiği olan naylonun (poliamid), özellikleri çeşitlerine bağlı olarak çok geniştir. Genelde bu malzemelerin çok iyi yorulma mukavemeti, iyi sürtünme mukavemeti, düşük sürtünme katsayısı ve oldukça iyi darbe mukavemeti, iyi kimyasal dirençleri ve elektrik iletmeme özellikleri vardır.
Termosetting plastikler: Termosetting plastikler, monoplastlar olarak da adlandırılır. Bu tip plastikler, betonun yapısıyla karşılaştırılabilir. Beton, su ile kimyasal tepkime sonucunda sertleşen çimento ve kum karışımıdır. Çimento kumun tanelerini birleştiren bir birleştirici olarak görülebilir. Suyun neden olduğu kimyasal tepkime sonucunda oluşan yapı kesindir ve döküldüğü biçimi koruyan katı bir madde durumuna gelir. Betonla yapılan bu karşılaştırma, termosetting reçinelerin davranışını anlamak için iyi bir yoldur. Benzer şekilde bakalit, fenol ve formolun tepkimesi sonucunda oluşur ve birleştirici olarak ahşap talaşıyla karıştırılır. Karışım kalıba döküldüğünde basıncın ve sıcaklığın etkisiyle plastiğe dönüşür ve kalıbın tüm ayrıntılarını doldurur. Fenol ve formolun tepkimesi sonucunda kütle sertleşir, biçim belirlenir. Elde edilen kütle sıcaklık yolu ile yeniden yumuşatılamaz ve artık daha önce onu eritebilecek kimyasal eriticilerden etkilenmez.
Termosetting plastikler başlıca altı grupta değerlendirilir:
A. Fenoplastlar
B. Aminoplastlar
C. Poliepoksiler
D. Poliesterler (örnek: cam takviyeli plastik)
E. Silikonlar
F. Politiretanlar
Termosetting plastiklerden olan CTP, cam lifleriyle poliester reçineden oluşturulur. Camın yüksek sıcaklıkta erimesiyle meydana gelir. Üretim; tabaka, parça ya da top olarak üç durumda yapılabilmektedir. Tabaka durumundaki liflerden kumaş endüstrisinde yararlanılır. Parça ve top cam lifler poliester reçineyi güçlendirmek için kullanılır.
CTP, az sayıda büyük parçalar için elle yerleştirme ve püskürtme; çok sayıda orta büyüklükte parçalar için kalıplanmış levhalardan basınçlı kalıplama; küçük parçalar için soğuk presleme ve transfer kalıplama gibi yöntemlerle işlenirler. Poliester reçineleri preform, kütle kalıplama bileşeni ve levha kalıplama bileşeni şeklinde bulunur. Preform reçineleri, poliesterin termoplastik reçineleri ile harmanlanmış ve cam elyafı ile kuvvetlendirilmiş çeşididir. Bu reçine, kumlamaya ihtiyacı olmadan boyanabilen pürüzsüz yüzeyli büyük ve düzgün cidarlı parçaların kalıplanmasında kullanılır. Bu reçine en yüksek mukavemete sahiptir. Kütle kalıplama bileşeni, reçinesi, kısa cam elyafları, katalizör ve başka aditifleri ile takviye edilmiş çeşididir. Orta boyutta, ince cidarlı, karışık parçalar (kabartma) için uygun olan bu reçine, ektrüzyonla ip şeklinde de imal edilir; mukavemeti oldukça düşüktür, ancak yüzey kalitesi iyidir. Levha kalıplama bileşeni reçineleri, uzun cam elyafı, katalizör ve başka aditiflerle kuvvetlendirilmiş biçimidir. Karışık parçalar için uygun olan bu reçineden elde edilen parçalar, çok iyi yüzey kalitesine ve orta derecede mukavemete sahiptirler. %65' e kadar ulaşan cam elyafları sürekli yönlenmiş veya gelişigüzel olabilirler. Poliester, ultraviyole ışınları altında katılaşan kaplama şeklinde de bulunabilir. Poliesterin, özellikle mekanik özellikleri, cam miktarı ve diğer katkı malzemelere bağlı olarak çok farklıdır. Ancak genelde termik ve elektrik özellikleri iyidir. Malzemenin reçinede, saydam, yan saydam ve opak kullanabilen çeşitleri vardır.
TARİHÇE
XX. yüzyılın bir malzemesi olan plastikler üzerinde ilk gelişmeler XIX. yüzyılda endüstri alanında görülür.
XIX. yüzyıl ortalarına doğru H. Bracconat (Fransız.), C.F. Schonbein (Alman) ve A.Parker'in (İngiliz) birbirlerinden bağımsız çalışmaları sonucu ilk plastik selüloz-nitrattan elde edilmiştir. Ayrıca 1869' da ABD'de J.W. Hyatt'ın selüloz-nitrattan elde ettiği selüloit bilardo topu ile de plastik, ilk endüstri ürünü olmuştur.
Bunu izleyerek 1919' da Bakalit, 1927' de PVC, 1929' de Üre ve Melamin, 1931' de Poliakrat, 1949' da Poliamit ve Naylon, 1943' de Polietilen ve Silikon, 1948' de Epoksi bulunmuştur. Günümüzde de plastikler üzerinde devamlı çalışmalar yapılmakta ve yeni türler ortaya çıkarılmaktadır.
Mimarlık alanında ise plastik gelişme, teknolojiden önce, plastik formları arayış halinde estetikle başlamıştır. Özellikle 1905'lerde Gaudi (Casa Mila), yapılara bu plastik anlayışı getiren ilk mimar olmuştur. 1940-41 yıllarında birçok mimar plastik konut yapımına yönelik prefabrikasyon çalışmaları ile plastikten cephe panoları, kasa, kanat ve aydınlatma elemanları üretimi için çeşitli çalışmalar yapmışlardır.
PLASTİKLERİN YAPIDAKİ KULLANILMA YERİ VE ŞEKLİ
Plastik malzemelerin kimyasal yönden birçok çeşidinin bulunuşu ve her çeşitten de yüzlerce bileşimin üretilebilmesi, günümüze kendine her geçen gün daha da artan kullanım alanı bulmasına neden olmuştur. Ancak plastik türünün kullanılma şekli ayrı ayrı özelliklerine ve kullanılma yerine göre değişir. Örneğin;
PVC, üretim kolaylığı ve ucuzluğu,
Poliüretan köpük, hafifliği ve yalıtım değerinin yüksekliği,
Polyester ve ABS, cam ve mika takviyeli olarak dökümü elverişli oluşu ve mekanik mukavemeti,
Fenolik, Üre, Melamin ve Alkitle sertlik ve kimyasal etkilere dayanımları,
Melamin kanşımlan, renklenebilme özellikleri ve çarpmalara karşı dayanımları,
Epoksi, bağlayıcılık değerinin yüksekliği,
Naylon, Polietilen ve Polipropilenler kalın olarak üretildikleri zaman kırılgan olmalarına rağmen iplik halinde iken esneklik ve dokunabilme özelliğine sahip olmaları,
Teflon, yüksek sıcaklık ve mekanik etkilere dayattım',
Alkitler ise saydamlıkları nedeniyle yapıda tercih edilmektedir.
Plastik malzemelerin yapıda kullanılış yerlerini kabuk ve plak elemanlar, profil elemanlar, koruyucu ince kaplamalar, bağlayıcı ve katkı maddeleri, örtü ve dokuma olmak üzere beş grupta sınıflandırmak mümkündür.
Kabuk ve Plak Elemanlar: Basınçlı kalıp ve döküm metodu ile üretilen bu tür elemanların yapıdaki kullanım alanları çok çeşitlidir. Örneğin monoblok konut, karavan, su deposu ve mobilya yapımı için poliester ve ABS, duvar, döşeme, çatı kaplama plaklan ve saydam levhaların üretimi için PVC, polietilen ve poliaksilat, ince yapı elemanları ve tesisat armatürleri üretimi için de PVC, polistren, poliamit kullanılmaktadır.
Profil Elemanlar: Yapıda doğrama, tesisat boruları, küpeşte, süpürgelik gibi ince yapı elemanlarının üretiminde genellikle ekstrüksiyon metodu ile üretilen PVC, polipropilen ve polietilen plastikleri sayılabilir.
Koruyucu İnce Kaplamalar: Özellikle suni ahşap malzemelere yüzeysel sert kaplama olarak yapıştırma yöntemiyle uygulanan melamini, duvarda hazır sıva olarak bünyesine ince agrega katılmış akrilik ve PVA esaslı malzemeler ile duvara uygulanan silikon, akrilik esaslı malzemeleri bu grupta saymamız mümkündür.
Yapıştırıcı, Yalıtım ve Katkı Malzemeleri: Burada soğuk tutkal olarak bilinen PVA, PVC ve çift karışımlı fenol, tire formaldehitleri ve poliester türü plastik tutkalları, ısı ve ses yalıtımında yer alan poliüretan köpükleri, derz doldurucu olarak kullanılan poliüretan, teflon ve polistreni, ayrıca özellikle harç ve betona çeşitli özellikler kazandırmak amacıyla katılan Tricosal, Ecosal patent isimleriyle bilinen çeşitli plastik katkı malzemelerini sayabiliriz.
Örtü ve Dokuma Elemanları: Genellikle ekstrüksiyon ve sarma metotları ile üretilen naylon, polietilen ve nitroselüloz PVC yapıda şişme sistem ve kirişlerin yapımında, asma-germe sistemlerde, su geçirimsiz örtü malzemesi, buhar ve su geçirimsiz yalıtım malzemeleri olarak, ayrıca ince lifler halinde dokunarak çeşitli sentetik kumaşların yapımında kullanılmaktadır.
Ülkemizde plastik hammaddesi olarak İzmit Petkim tesislerinde polietilen, PVC, polipropilen ve polistren üretilmekte, diğerleri dış ülkelerden sağlanmaktadır. Ülkemizde yapılan plastik yapı malzemeleri, hazır sıvalar (20 kg'lık kovalarda), su geçirimsiz ince kaplamalar, derz doldurucu dolgu, beton katkı malzemeleri, boya, doğrama, şeffaf levha, mobilya, boru gibi çeşitli profil ve döküm plastik elemanlardır. Bunları piyasada çeşitli patent isimleri altında bulmak mümkündür.
LİNOLEUM ( LİNOLYUM)
Linolyum, ilk defa geniş bir yelpazede kullanılması Büyük Britanyalı Fredick Walton' un 1860' ta Pantentiles firması ile başlar. Dekoratif linolyum geliştirildiği 193011ann ortalarına kadar sade linolyum popüler bir zemin kaplaması olarak kullanılıyordu. Koyu renkli asfalt şilteler 1920'lerde Amerika'da geliştirildi. Sonraki 10 yılda ise fiber asbest, mineral tozu ve açık renkli reçinelerin karışım ile elde edilen şilteler kullanılmaya başlandı.
İngiltere' de ise asfalt karo (asfalt şilte) farklı bir ürün için kullanılıyordu. Termoplastik şilteler için kullanılıyordu. Daha sonra vinil asbest [itler içeriyordu, bunlar geliştirildi ve 1933' teki Chicago dünya fuarında piyasaya sunuldu. Sonunda yüksek miktarda polivinil klaridi reçinesi içermeyen vinil daha da geliştirildi. Düzgün yüzeyli yer kaplamaları çeşidi 2. Dünya Savaşından sonra çok arttı ve plastikler oldukça geliştirildi. 2. Dünya Savaşı sonrası geleneksel linolyum kullanımına devam edilmesine rağmen, asfalt, mantar, kauçuk, vinil asbest ve birçok vinil çeşidi önemli bir popülarite kazandı. 1960'lardaki yeni gelişme ise epoksi reçinesinin direk zemin uygulanması ile elde edilen kaplama sistemiydi.
HAMMADDELER
Linolyum, doğal hammaddelerden oluşan, biyolojik olarak çözünebilen, uzun ömürlü olan ve çevreye zarar vermeyen bir malzemedir. Hammaddeleri; bezir yağı, ağaç talaşı, reçine, kireç taşı ve pigmentlerdir.
Keten bitkisi; keten bitkisi çiçek verdikten sonra tohumlar oluşturur ve bunlar da ezilerek bezir yağı elde edilir. Eski zamanlarda, bezir yağı, çoğunlukla pişirme yağı olarak kullanılmaktaydı, ayrıca, aydınlanma için yakıt olarak da kullanılmaktaydı. Birde, bezir yağı sürülen ahşap, sert hava koşullarına karşı daha iyi dayanıklı ve gemilerin yelkenlerine sürüldüğünde, malzemeyi hem suya hem de hava koşullarına karşı dirençli kılar. Tohumlar iki çeşittir; bir türü uzun saplıdır ve düşük sayıda tohum üretir, keten kumaşı yapımı için uygundur. Diğer türü ise kısa saplıdır ve çok sayıda tohum üretir, yağ çıkartma işlemi için iyi bir hammaddedir.
Keten bitkisi hala, keten endüstrisi için temel malzemenin tedarik edilmesi amacı ile lifleri için, bunun yanı sıra, sabun ve boya endüstrisine bezir yağı üretmek amacı ile tohumları için ve tabii ki linolyum imalatı için yetiştirilir.
Ahşap talaşı; ahşap talaşı linolyuma dolgunluk vermesi amacı ile ilave edilir. Tropikal sert ahşap talaşını değil, ormanlık alanlardan çıkan kerestelerden elde edilen talaş kullanılmaktadır.
Mantar talaşı; mantar esnektir ve ısı yalıtımı sağlamaktadır. Mantar talaşı, mantar meşesinin kabuğunun öğütülmüş halidir. Kabuğun çıkarılması, ağacın büyümesini etkilememektedir. Mantar meşesi, Akdeniz ülkelerinde büyümektedir ve Portekiz bu konuda en geniş alana sahiptir.
Reçine; okside edilmiş bezir yağına ilaveten, reçine de, dolgu unsuru olarak kullanılmaktadır. Reçine, çam ağaçlarından çekilmektedir. Bu işlem ağacın büyümesini etkilememektedir.
Kireç taşı; çok ince olarak öğütülen kireç taşı, tüm pürüzsüz zemin kaplamaları için gerekli bir hammaddedir.
Pigmentler; ekolojik olarak duyarlı, kurşun ve kadmiyum içermeyen pigmentler kullanılmaktadır.
Jüt; zemin kaplamasının arka kısmını yapmak için kullanılır. Dokumanın iplikleri, jüt bitkisinin liflerinden dokunmaktadır. Jüt, Hindistan' da ve Bangladeş' te yetiştirilmektedir.
LİNOLYUMUN ÜRETİMİ
Linolyum imal ederken; bezir yağı ve reçine, oksidasyon kazanlarında karıştırılmaktadır. Kazanlara hava verilmesi ve aynı anda, sıcaklığın da arttırılması suretiyle, yağ ve reçine, oksitlenerek, bağlayıcı bir malzeme olan linolyum çimentosu haline gelirler. Daha sonra, ağaç talaşı, kireç taşı ve pigmentler gibi diğer hammaddeler, bir jüt arkalığa sarılmak üzere, granüle edilmiş linolyumun içine karıştırılacak olan çimentoya ilave edilirler. Son olarak linolyum, kuruması ve gereken esnekliğe ulaşması için büyük kurutma odalarına asılır.
Linolyum, standartlara uygunluk açısından laboratuvar testlerinden geçtikten sonra, zemin bakımını kolaylaştıran ve ürün ömrünü uzatan koruyucu bir tabaka olan su bazlı ETC uygulamasına tabi tutulur.
Linolyum Real: Linolyum Real, özellikle sağlık bakım kuruluşları, eğitim kurumları, havalimanları, umumi binalar vs. gibi kurumsal uygulamalar için son derece uygun ve kir göstermeyen zeminler sağlayan, kendine özgü mermer görünümlü bir yapıya sahiptir. Linolyum Real, büro, restoran, otel, eğlence yerleri ve keza evlerde, giderek artan oranlarda kullanılmaktadır. Evlerde ve hafif hizmet tipi kullanımlar için 2 mm. kalınlığındaki malzeme yeterlidir. Orta hizmet tipi ile ağır hizmet tipi arasındaki kullanım, 2.5 mm' lik kalınlık gerektirecektir. Girişler ve banka önleri gibi çok fazla aşınmaya maruz olan yerlerde ise, 3.2 mm' lik kalınlık tavsiye edilir.
Linolyum Fresco: Linolyum Fresco'nun çağdaş yada klasik, kişisel yada iş yerinde kullanım amaçlı olsun, her türlü dekorasyonu son derece şaşırtıcı biçimde uygulayan son moda renklerden oluşan zarif ve çok renkli modelleri mevcuttur. Linolyum Fresco tasarımlan, hem işyerleri, hem de evler için son derece uygun olup, görünüş olarak desensiz, düz fakat aynı zamanda kir göstermeyen zemin döşemeleri sağlama amacıyla yapılmaktadır. Linolyum Fresco; hepsi 2.0 mm ve 2.5 mm olmak üzere iki ayrı kalınlıkta imal edilmektedir.
Plain Linolyum Walton: Linolyum Walton, 2.5 mm standart kalınlıkta imal edilmekte olup, hem evlerde ve hem de şiddetli büzülmelere maruz kalan alanlarda kullanım için elverişlidir.
Corklinolyum: Corklinolyum, doğal hammaddelerden üretilmekle beraber, odunun yerine yüksek oranda mantar tanecikleri ihtiva eder. Ayakları sıcak tutması, ses yalıtımı sağlaması, elastik, darbe emici ve kaymaya dayanıklı olmasını mantar tanecikleri sağlamaktadır. Bu özelliklerin tümü, jimnastik salonları, muayenehaneler, kreşler, yatak odaları gibi, ayak altı rahatlığına ve sessizliğe ihtiyaç gösteren bu hafif trafik alanlarının tümündeki zeminler için iyi bir seçenektir. 3 ayrı kalınlıkta imal edilmektedir; 3.2 mm trafiğin yoğun olmadığı, 4.5 mm, 6.0 mm ise istenilen ısı dayanımı ve elastikiyet düzeyine bağlı olarak tüm diğer alanlar için tavsiye edilir.
Corkment: Corkment alt döşeme malzemesi, darbe sesinin yaklaşık 14dB oranında düşürülebilmesi için Linolyum Real, Linolyum Fresco ve Plain Linolyum Walton ile kombinasyon halinde kullanılabilir. Corklinolyum-Corkment kombinasyonu; jimnastik salonları, spor salonları, muayenehane ve rehabilitasyon merkezlerinde maksimum zemin elastikiyeti ve darbe sönümleme özelliği sağlayarak, eklem yerlerinin zarar görmesini ve diğer yaralanmaları önlemektedir.
MALZEMELERİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ
Plastik esaslı yer döşeme malzemelerinin teknik özellikleri aşağıdaki kriterlere göre değerlendirilir;
Yangın direnci
Delinme direnci
Boyutsal kararlılık
Tekerlek yüklerin karşı direnci
Kimyasal maddelere karşı direnci
Işık direnci
Darbe sesi azaltma özelliği
Isı iletme direnci
Elektrik direnci
Aşınma direnci